Çocukluğumda bayramlarda eve gelen misafirlere Likör ikram ederdi annem. Çocuk olduğumdan likör içmek bana yasaktı, zaten beni de likör içmek değil, sarılı yeşilli, canlı, göz alıcı renkleri cezbediyordu... Sebebini gerçekten bilmiyorum ama zaman içinde bizim evimizde de likör ikram etme alışkanlığı kayboldu. Ta ki geçen sene ben evde likör yapmaya kalkana kadar. Herşeyde olduğu gibi yine aklıma geleni bir an önce yapma kalktım ama elimde tarif yoktu. İlk hedefim Vişne Likörü idi, internette bir sürü tarif buldum fakat kimisinin içine bir sürü baharat katılıyor, kimisinde ise şekerle su kaynatılıp soğutulduktan sonra vişneler ekleniyor. Ben bu tariflerin birbirine yakın olanlarını bulmaya çalışırken Uçan Martı daki tarife rastladım. Açıkçası en çok içime sinen tarif bu oldu. 1 kg. vişne aldım ama hafta sonuna kadar beklediğinden bozulanlar oldu. Dolayısıyla 1 kg.'dan biraz az vişne ve göz kararı şeker ile başladım işe. 4-5 adet karanfil ve 1 çubuk tarçın ekledim, vişneler kokusunu kaybetmesinler diye... Sonuç, bir arkadaşım bütün kış hemen her hafta sonu kahve içmeye geldi bize, tabiki yanında Vişne Likörü ile...
Bu sene de vişnenin çıkmasını bekliyorum, bu sefer 5 kg'den yapacağım. Geçen seneki çabuk bitti, tadı damağımızda kaldı. Bu sebeple de yayınlayacak bir resmi bile yok :-(Arada bir de Portakal Likörü yaptım, hatta onu da bu akşam açıp süzdüm. Bu hafta sonu arkadaşımı da davet ettim, bakalım beğenecekmi... Ama ondan önce size rengini göstermek istedim.
Aslında çok kolay bir likör, tarifini Dokuzuncu Bulut'tan almıştım ama fazla bağlı kalamadım. Sanırım ben ne yaparsam yapayım illaki kendime göre şekillendireceğim. Başıma buyruk olduğum anlaşılmıyo dimi ...
Gelelim ben Portakal Likörü tarifime;
Ben 2 portakaldan yaptım, önce deneyeceğim illaki.. Bir portakalı önce üstten 6'ya böldüm ikinci portakalın ise sadece kabuklarını soydum. Ama sadece üstteki renkli kabuğu aldım, beyaz kısımlarını mümkün olduğunca temizledim. 1/2 litrelik bir kavanoza portakal dilimlerini ve portakal kabuklarını koydum. 1 adet de çubuk tarçın ilave ettim. Üzerine göz kararı şekeri ilave edip hafifçe karıştırdım. Kavanozun dışını folyo ile kaplayıp ışık almayan bir köşede arada sırada folyoyu açıp kontrol ederek ve birazda çalkalayıp şekerin erimesini sağlayarak beklettim. 2 haftanın sonunda kavanozu açıp maalesef (maalesef çünkü ben bütün bunları yaparken aklımda blog yazmak filan yoktu, bu sebeple hiçbirşeyi ölçmeden yaptım) yine göz kararı votka ilave ettim. 2 hafta daha bu şekilde beklettim. Sürenin sonunda portakal dilimlerini de içine sıkarak 4 kat tülbenten süzdürdüm. Portakal dilimlerinin suyunu sıkmak açıkçası likörün rengini bulandırdı. Ama bir süre böyle bekletip tekra süzdüm fakat bu sefer fire vermeyi göze alarak tülbentin üzerinde kalanları sıkmadım. Böylece çok daha berrak oldu.
2 yorum:
evet haklısın canım eski gelenekler kayboluyor zamanla bizim evde de çok sevilir likör hep alıp içiyoruz ama hiç yapmadık yazını okuyunca yapsammı acaba diyorum şimdi:))) evet denemeleiyim bende
ellerine sağlık
Ben de çok severim rengarenk likörleri, ellerine sağlık canım...
Yorum Gönder